Futbolu ilginçleştiren fakat aynı zamanda da antipatikleştiren bir özelliği adaletsiz olması.
Gelene geçene 5-6 atar finale yürürsünüz, ama o finalde yiyeceğiniz tek bir gol sizi kaliteli futbolunuzla beraber tarihe gömer, unutulursunuz.
İzleyenlere zevk veren futbolunuza rağmen 1 gol atıp etten duvar ören bir takıma elenirseniz, yıllar sonra o turnuvadan laf açıldığında o etten duvar ören takımdan bahsedilir.
1857 şutunuzun biri gol olur, rakibiniz 2 kere gelir 2 gol atar, ama siz kaybeden taraf olursunuz.
3 büyük takım taraftarlarının %80'den fazlası yaşı fark etmeksizin liselidir, ve bana "kılıf arama", "ağlama melis" diyecek olanlar için Fenerbahçe'yi tebrik ederek başlıyorum. En azından Volkan ve Bekir bir tebriği hak ediyor.
Galatasaray oyun felsefesi belli bir takım, bu felsefeyi de başarıyla uygulayabilmesi normal sezonda 9 puan fark atmalarını sağladı zaten. Bu maçta da bu felsefeyle oynadılar, ancak normal bir maçtaki mücadelenin birkaç kat fazlasını sergileyerek. Çok hırslıydılar, Fenerbahçe'yi sahaya gömülürken görmek için yıllardır bekleyen Galatasaray taraftarları sonuca rağmen maçı izlerken zevkten 4 köşe olmuşlardır. Beraberliğe yatsalar şampiyonluk olasılığı %80'leri geçecekti, Beşiktaş ve Trabzon yetenek olarak da mental olarak da bu 2 takımın kat kat gerisinde olacağından sonuca bir etki yapabileceklerini sanmıyorum. Ama iyi ki de yatmamışlar.
Fenerbahçe yokları oynadı, Volkan olmasaydı o 6-0 6-0 diye çığırtkanlık yapan liselilerin ağzına acı biber sürerdi Galatasaray. Orta sahayı dağıttılar, defansı ise Muslera'nın "20 dakika elime top değmedi" açıklaması özetliyor zaten. Ama olmadı, olmadı, olmadı. Olmuyor lan işte.
4 sene üst üste şampiyon olurken, Avrupa devlerine kök söktürürken de olmamıştı. Bugün Avrupa'nın kalburüstü bir takımını izliyor hissiyatı verecek bir kadro oluşturmuşken, defanslar hariç 10'dan aşağı golü olmayan adamlardan kurulu bir takımken ve Fenerbahçe'ye sadece 4 pozisyon vermişken de olmuyor.
Maç üzerine fazla konuşmaya gerek yok. Maçı izlemedim, TFF-Digiturk-Spor Toto üçlüsüne uyguladığım boykot kapsamında. Aşağıda kahveden spikerin sesi geliyordu, oradan dinledim. Boykotun sebebi birçok futbolseverinkiyle aynı, play-off. Şu saçma sapan play-off sistemi hâlâ saçma, Dragon Ball'ı çağrıştıran bir logo ve yapılan reklamlar bu gerçeği değiştirmiyor. Ve şimdi normal sezonda derbi kaybetmeyen biz, 9 puan fark takan biz, bu maçta böyle saçma sapan bir mağlubiyet aldık diye hak ettiğimiz bir şampiyonluğu yitirebiliriz. Adam adam söylüyorum, Fenerbahçe bizim yerimizde olsa ben şapkamı önüme koyar ve "Bu şampiyonluk bizim hakkımız değil" der ve olası şampiyonluğumuza haram gözüyle bakardım. Şampiyonluktan şüpheli miyim? Evet, bunun sebebi takımıma güvenmemem değil, Fenerbahçe maçlarında metafiziksel olaylar olması. Ama umarım bu kez metafizik de kurtaramayacak onları.

Maça dönecek olursam, benim açımdan güzel şeyler de vardı, dünyada eşi benzeri görülmemiş koreografimiz gibi. 1 gün önce oynanan El Clasico ile olağanüstü benzerliğe de dikkat çekmeden geçemeyeceğim, ilk golün dakikasına kadar aynıydı 2 maç da. Tek fark, bu maça dünya ilgi gösterirken, bizim türlü yaygaralar kopardığımız bu maç sadece bizim ülkemizde bu kadar ciddiye alınıyor, "dünya kulübü" sandığımız takımların dev derbilerine dünya bir El Spastico gözüyle bile bakmıyor...