30 Temmuz 2012 Pazartesi

Need for Speed Most Wanted 2012

Need for Speed, bir dönemin efsane yarış oyunu serisi, Most Wanted’dan bu yana efsane bir yarış oyunu serisine yakışır oyunlar içermiyor.

Underground serisinin çakması, kendi adıma gelmiş geçmiş en kötü PS3 oyunu ilan ettiğim Carbon, genel görüşün aksine simülasyon olması nedeniyle sevdiğim ve yine genelin aksine keyif aldığım ProStreet, eski günlere dönüyoruz deyip fos çıkan Undercover, ProStreet’ten daha başarılı bir simülasyon olmasına rağmen underrated kalan Shift, altından başarıyla kalkılan remake Hot Pursuit (MW sonrası en iyi oyun olduğunu düşünüyorum), Shift’in oynamadığım devamı ve film gibi (oynanış süresi bakımından) The Run’dan sonra, EA artık serbest düşüşteki seriyi diriltmenin tek yolunun remake’ler olduğunu kabullenmiş olsa gerek. Şimdi, 2000’li yılların en iyi NFS oyunu Most Wanted’ı remake etmeye kalkarak büyük bir kumar oynuyorlar, ya batar ya çıkar durumu.

İyi haber, oyunu Hot Pursuit’i başarıyla remake eden Criterion Games geliştirecek. Kötü haber, firmanın Hot Pursuit’teki başarısının beklentileri yükseltmesi. Oyun güzel olsa bile underrated kalabilir. Tabii firma aynı başarıyı yakalayabilir mi, oyun beklenenden bile daha başarılı olur mu yoksa fos mu çıkar falan bunları konuşmak için çok erken daha, hele bi oyun çıksın bi oynayalım.

Oyun hakkında elimize geçen bilgiler şunlar:

Prensip olarak ilk Most Wanted’la aynı olacak, bir blacklist’imiz var ve oradaki elemanları tokatlaya tokatlaya zirveye ulaşacağız. Bu oyundaki blacklist’in daha detaylı olacağı söyleniyor.

Yine ilk Most Wanted’daki gibi open world olacak. Oyun büyük bir şehirde geçiyor, Hot Pursuit’teki gibi arabayı kenara çekip manzaraya dalıp bira içilecek mekânlar yok.

Oynanış videosuna ve E3 tanıtımına bakacak olursak font, sürüş, grafik olarak Hot Pursuit’i andırıyor ama.

Hasar alma var ama 310’la giderken duvara toslarsanız motorunuz yanmıyor, sadece aracınız hurda bir görünüme sahip oluyor.

Henüz söylenti boyutunda ancak modifiyenin de oldukça detaylı bir şekilde geri döneceği kulislerde konuşuluyor (bu ifadeyi hep cümle içinde kullanmak istemiştim bugüne kısmet oldu).

Özet: MW1 ve HP’nin bileşimi bir oyun bizi bekliyor.

NFS oynayan arkadaşlarınızla oyunlarınızı birleştiren, en iyi hanginiz oynuyor sorusuna cevap arayan Autolog sistemi bu oyunda da var. Birkaç ay önce single player’daki derecelere göre arkadaşlarınızdan Blacklist oluşturacak ve aynı prensiple sırayla arkadaşlarınızı tokatlayacaksınız diye okumuştum adını hatırlamadığım bir sitede, mantıklı gibi ama saçma gibi de, bilemedim şimdi.

Oyun Avrupa’da 1 Kasım 2012 tarihinde satışa sunulacak. PC, PS3, PS Vita, XBOX 360, iOS ve Android sahibi herkes oynayabilecek. Eğer şimdiden sipariş verdiyseniz, Masserati GT McStradale ve aşağıda capsini görmüş olduğunuz Porsche 911 Carrera S’in sahibi olacaksınız.

Sonuç olarak, Hot Pursuit ile hareketlenen NFS serisinin gerileme döneminden kurtulması için büyük bir şans bu yeni oyun. Umarız işe yarar. Eğer işe yararsa bence EA’nın seriyi tümden Criterion’a emanet etme vakti gelmiş demektir.

 

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Lollipop Chainsaw

Ana karakteri kız olan filmleri, kitapları, oyunları çok seviyorum, ana karakter kızsa bendeki puanlarına daha elime geçmeden bonuslar ekliyor eser. Bir ergenin godoş vampir gıcık kurt ikilemini, hoşlaştığı erkeği kaptılar diye cat fight başlatan liselileri anlatan eserler dahil değil buna, ancak ergene hitap eden eser kendini 40 km’den belli ettiğinden içlerinden rahatça ayıklayabiliyorum. Rahatça ayıklayabilmemin bir sebebi de aslında, bu tür eserlerin ne yazık ki çok az olması. Bir dişi karakter varsa, genelde sex sells prensibi doğrultusunda vardır, ya da hedef kitle 13-17 yaş arasıdır. Artık (Hollywood özellikle sen dikkatle dinle burayı) dişi kişilerin sanat eserlerinde daha derin ve daha önemli rollerde olmaları gerekiyor.

Neyse konuyu şuraya bağlayacağım, Suda51’in (Goichi Suda) yeni oyunu Lollipop Chainsaw, yaklaşık 1.5 ay önce oyunseverlere merhaba dedi ve ben, ana karakterimizin kız olduğunu duyunca bu oyunda kilitlenip kaldım. Hemen şöyle küçük bir araştırma, ve bam! Sex sells prensibiyle oluşturulmuş liseli bir kız: Juliet Starling. Üstelik zombi kesiyormuşuz. Ancak oyunda Juliet’i görmemle fikrim değişti bir an, o ne güzellik lan öyle dedim, cheerleader klişesinden tiksinmeme rağmen. Hatta daha da ileri gideyim, gerçek modeli de seksi yönüyle ön plana çıkıyorken bu kız baya bildiğiniz masum lan (Modeli Jessica Nigri ile kıyaslandığında tabii, yoksa o kadar da değil, küfür falan ediyor zombilere). Patates modelli Lara Croft’u hatırladım bir an, nereden nereye anasını satayım lan dedim, Buffy keşke şimdilerde çekilseydi de bir şirket oyununu yapsaydı şunun dedim (Aslında hâlâ yapılabilir, classics mlassics diye pazarlarsın başarısız olmazsın).



Evet sanat dünyasında kadınlar ve Juliet abla üzerine fikirlerimi de beyan ettikten sonra oyun incelememe başlıyorum. Lollipop Chainsaw’ın konusunu şu şekilde özet geçebilirim: Juliet, okuduğu okul zombi baskınına uğrayan bir kız. Okulda zombileri gördükten sonra tabana kuvvet eve kaçmasını beklersiniz, ama bu alıyor eline testereyi girişiyor zombilere. Şaşkın bakışlarımızla izlerken bunun ailesinin zombi avcısı olduğunu öğreniyoruz, evet ben özet geçince saçma oldu ama spoiler olmasın diye detaya girmiyorum, oyun bağlıyor bu konuyu zaten. Oynanışa dönüyorum.

Oyunun adından da anlayabileceğiniz üzere testereyle zombi kesiyorsunuz. Bir cheerleader’in en güçlü silahı olan ponpon da kullanılabiliyor zombilere karşı. Lollipoplar ise sağlığımızı yükseltmeye yarıyor.
Kuru kuru “testereyle zombi kesiyoruz” dedim diye zannetmeyin ki öyle gelişigüzel kesiyoruz zombileri. Atlama zıplama hareketleriyle vuruşları kombine ederek izlemesi ve yapması çok zevkli bir ton combo yapabiliyorsunuz. chop2shop.zom’dan (Juliet hanım kızımız alışverişlerini bu internet sitesinden yapıyor) satın alınabilen skill’ler ile yeni combo’lar, dövüş stilleri aktif edilebilir. Kısacası, upgrade merkezimiz bura.


IE6 terk.

Oyunumuz düz bir çizgi şeklinde ilerliyor. Sandbox seven biri olarak malesef bunu oyunun eksilerine yazıyorum. Ancak türevi oyunlara göre nispeten orijinal bazı atraksiyonlar ve quick time events artı hanesine yazılabilir. Bir diğer önemli artısı, oyun kendine has bir atmosfer yaratmayı başarmış. Yazının başında da değindiğim gibi Juliet başta olmak üzere gerçekçi ve detaylı modellenmiş herkes, grafikler ahım şahım değiller ancak yeterince iyiler.

Bir diğer önemli unsur da senaryo. Evet zombiyle tepişen cheerleader kesinlikle çok orijinal bir fikir oraya değinmiyorum, vasat bir olay örgüsü var zaten beklendiği üzere. Ancak oyunun diyaloglar 10 numara, sesli güldürebiliyor zaman zaman. 18’lik Juliet’i 40’lık Tara Strong’un seslendirmesini saymazsak seslendirmeler de olmuş. Gerçi bizde de liseli dizilerinde 30’luk çınarlar oynuyor pek eleştirebilecek durumda değiliz.


Mümkün olduğunca özet geçtğim incelememi burada bitiriyorum. Oyun hakkındaki görüşlerinizi yönelendirmek istemediğimden yazıyı mümkün olduğunca kısa tuttum; oynayın, araştırın, kendi fikrinizi geliştirin. Oyunu merak eden PS3 veya XBOX 360 sahipleri alıp oynayabilirler, PC versiyonu bulunmamakta oyunun. Kesinlikle kötü bir oyun değil. 7 gider benden. Yine de Juliet kalitesinde modellenmiş hanım kızlarımızı ileride özgür oynanışlı sandbox oyunlarda ve daha derinlikli senaryolarda görmek dileğiyle. Oyun lan altı üstü demeyin, edebi sıfatına layık denebilecek kalitede oyunlar o kadar çok ki…