10 Ağustos 2012 Cuma

Missy Franklin

Türkiye’de Derya Büyükuncu’yu geçebilecek yüzücü hâlâ çıkamadı, biz onla uğraşıtken Amerikalılar yeni bir yıldız çıkardı bile.

Bu kızın adı Missy Franklin. Kendisi liseli daha. 10 Mayıs 1995’te, The Big Bang Theory izleyenlerin yakından tanıdığı Pasadena’da doğmuş. Bizdeki 95’lilerin harıl harıl SBS’ye hazırlanmaktan yüzmeyi bırakın banyo yapmaya bile vakit bulamadığı 2008 yılında Pekin olimpiyatları için yapılan seçmelere katılmış ancak 37. olabilmiş ve gidememiş. Allahtan burada doğmamışsın, yoksa o zamanlar dershanede olacaktın Missy.

2011 yılında patlama yaptı adeta, Çin’deki dünya şampiyonasını toplamda 5 madalya ile kapattı. 2’si bireysel, 3’ü takım halindeydi. Bugün fanboyların içip içip dünyanın en büyük sporcusu ilan ettiği Michael Phelps o yaşta sadece 1 madalya alabilmişti. Neyse boşverin bunu şimdi, günümüze dönelim.

2012 Londra olimpiyatlarında şu ana kadar 4’ü altın olmak üzere 5 madalya aldı. Olimpiyat performansını yazıyorum aşağıya:

4x100m Serbest Bayrak Yarışı

3:34:24

Bronz

100m Sırtüstü

58:33

Altın

4x200m Serbest Bayrak Yarışı

7:42:92

Altın

200m Sırtüstü

2:04:06 (rekor)

Altın

4x100m Karışık Bayrak Yarışı

3:52:05 (rekor)

Altın

16 yaşında hayvanlar gibi başarılı oldu, gerçekten saygı duyulası iş diyerek Justin Bieber propagandası yapan Amerikalılar herhalde bu kıza tapıyordur şu an. Kızlar için Marla Singer mertebesine yükselmiş olabilir. Justin Bieber demişken, herkesin müzik zevki kendine de, Missy büyük bir Justin hayranıymış, koskoca olimpiyat şampiyonusun kızım sen bu ne lan :D

Dur dur, elin “z” tuşuna gitti gördüm. Zevkleri veya renkleri tartışan yok aklı evvel arkadaşım, bu kısım espriydi.

Artık ciddileşiyorum, yukarıda da gördüğünüz üzere bu kız şimdiden 5 madalya kazandı bu olimpiyatlarda. Peki bizim 114 sporcumuzun kazanmış olduğu toplam madalya sayısı kaç dersiniz? Doğru cevap 1 olacaktı.

Liseli Amerikalı’nın tek dalda 5 madalyası var.

114 yetişkin Türk’ün toplam madalya sayısı kaç? 1.

5>1

Kesinlikle içler acısı bir durum, fakat şaşırtmıyor beni. Aksi olsaydı şaşırırdım aslında.

70 milyonluk ülkeden rahat 1 milyon tane vasat üstü sporcu çıkar diye düşünüyorum. Futbol, basketbol, tenis, halter, yüzme, squash, milyon çeşit spor var. Bu sporların en az birinde vasat üstü yeteneğe sahip toplam insan sayısı bence azımsanamaz.

Peki neden bu durumla karşılaşıyoruz?

Neden 6 kere olimpiyatlara gönderdiğimiz yüzücümüz her seferinde nal topluyor mesela?

Neden elin liselisi madalya sayısında bir ülkeyi 5’e katlıyor? (Türkiye’yi bilmem kaça katlayan çok sporcu var ama hiç girmeyelim derim)

Kendi soruma kendim cevap vermişim aslında. Az üstte. Üşenenler için aşağıya kopyalıyorum:

Bizdeki 95’lilerin harıl harıl SBS’ye hazırlanmaktan yüzmeyi bırakın banyo yapmaya bile vakit bulamadığı 2008 yılında Pekin olimpiyatları için yapılan seçmelere katılmış

Bu liseli bu ülkeyi tek başına 5’e katlar çünkü çocukluğundan beri bu işin içinde. Yüzmeden gidelim, çocukluğumuzda açılmayalım korkusuyla ailelerimiz bizi o yaşta bile dizimize gelen derinlikte yüzdürürdü ancak. Ya da babamızın kucağında olurduk. Havuz bulmamız mucizeydi, bulsak bile pis diye girmezdik. Bu da kullanıcı hatası aslında ya neyse.

Ayrıca biraz daha ileride okulun başlamasıyla her çocuk “mayıştan haber ver mayıştan” sloganıyla sınav üstüne sınava sokulur ve eşek gibi çalıştırılır bizde. Yüzücü olup napacaktır canım, adam gibi müyendiz olsun memur olsun masa başı işte çalışsın dimi? “Yapma demiyorum hobi olarak yine yap” da bunda etkendir.

Hadi diyelim bir şekilde önünüzdeki engeller aşıldı ve siz artık bir profesyonel sporcusunuz. Artık yüzücü mü olursunuz masa tenisçisi mi atlet mi bilemem. Bu sefer de önümüze mental sorunlar çıkıyor. Her ne kadar bunu bahane olarak kullandıysa da Hiddink çok da boş şeyler söylemiyordu milli takımın her rezilliğinden sonra.

Amatör ruh asla kötü bir şey değildir ancak sahneye çıktığınızda profesyonel olmalısınız. Robot gibi davranmayıp savaşmalı, mücadele etmelisiniz ancak yaptığınız yanlış ya da elde ettiğiniz başarısız sonuç sonrası da sakin kalabilmelisiniz. Gerekli çabayı gösterdikten sonra 100m engelliyi 3 saatte de tamamlasanız vicdanınız rahat olur ve ülkeniz sizinle gurur duyar. İşte bütün mesele bu.

Tek başına yetenek yetmez, mental olarak gelişmelisiniz ve Türkiye’nin en büyük sorunu da budur.

Yetenekten başlayalım, mesela Arda Turan aktif futbolcular arasında en yetenekli Türk futbolcu ancak hareketleri şovenist, çok ve boş konuşuyor yaptığı açıklamalarda. Gereksiz antipatikleştiriyor kendini. Süreyya Ayhan’ı liseliler bile hatırlıyordur mesela, o değil miydi rüzgârın kızı, törkiş forrest gump (koş süreyya koş reklamından hareketle)? Tüm başarıları özel hayatında yaptıklarının gölgesinde kaldı.

Profesyonellik, sadece federasyondan çıkarılan bir lisansla olmuyor. Yaptığınız sporu yaşam tarzına dönüştürebildiğiniz ölçüde profesyonelsiniz. Ve yurdum sporcularında buna pek sık rastlayamıyoruz malesef.

Anlatmaya çalıştığım şeyleri şöyle toparlayayım: Küçük yaşlardan itibaren spor sevdirilmeli, özendirilmeli ve tüm yaş grupları için yaygınlaştırılmalı; spor dünyasına adımını atan kişilere sporcu psikolojisi aşılanmalıdır, o zaman madalyalar geleneğe dönüşebilir.

Umarım o günleri görebiliriz bir gün, ama Türkiye’de Missy Franklin ile aynı yaşta olan yüzbinler YGS’ye hazırlanıyor olacaklar bu yıl. O yüzden bu pek yakın zamanda olmaz.

Konuyu nereden nereye çekmişim, son bir şeyler söyleyip kapatayım asıl konuyla ilgili:

Missy Franklin umarım gelecekte başarılarını artırarak sürdürür. Jenerasyonumun bir efsane çıkarması çok hoş olur.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder